
Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
---|---|---|
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu | ![]() Gabriele Boretti, 2064'ün İstanbulu |
Bilmeniz Gereken 50 Ünlü Tablo
Da Vinci, Michelangelo, Pissarro, Monet, Van Gogh, Gauguin, Cézanne, Picasso, Dali, Renoir ve daha birçok ünlü ressamın en ünlü tablolarını Bilmeniz Gereken 50 Tablo kitabından derledik.
1. Arnolfini’nin Evlenmesi, Jan Van Eyck, 1434
Arnolfini'nin Evlenmesi (özgün adı: Portret van Giovanni Arnolfini en zijn vrouw), ressam Jan van Eyck'e ait, 1434 yılında yapılan yağlıboya tablo.
Resim sanatının nadide örneklerindendir. Güzellik, karmaşık ikonografi, geometri dikey perspektif, ve aynanın kullanılmasıyla resim alanının genişlemesi nedeniyle, Batı sanatındaki en orijinal ve karmaşık tablolardan biri olarak kabul edilir. Biçimsel başarısının yanı sıra, resim tarihinde de önemli bir yere, ilklere sahiptir. Rönesans'ta yeni yeni ortaya çıkan ve yavaş yavaş yayılmaya başlayan burjuvazi, eskiden yalnızca kilisenin ve soyluların hizmetinde olan sanatı, kendine doğru çevirmeye başlamış; para karşılığı sanat diye düşünmüştür. Orta Çağda Kilise sanatçının eserine imza koymasına hoş bakmamaktaydı. Tek yaratanın tanrı olduğu inancına göre tutarlı bir düşünce sanılmış olsa gerektir. Ama yeni sınıfın doğuşuyla birlikte, değişim kanunları devreye girmiş ve resim sanatına "renk" gelmiştir. Bir tüccar olan Arnolfini'nin resmi, 15. yüzyıldan sesini duyurmaya başlayan bir sınıfın ifadesi olarak önemlidir.
Flaman resminin belli başlı özelliklerini taşır resim: Ayrıntılar ve simgesellik. Arnolfini'nin yüzündeki ifade, gölgeler, giysisinin dokusu. Karısının giysisinin dokusu ve kıvrımlar. Alttaki köpeğin her tüyünün sapıkça [sanat tarihinde buna "sabırlı" denir] bir ayrıntıyla işlenmiş oluşu. Pencereden içeri sızan ışığın yüzler ve giysiler üzerinde yarattığı etki.
2. Venüs’ün Doğuşu, Sandro Botticelli, 1485

Bu eserde, tanrıça Venüs’ün bir deniz kabuğundan doğduğu ve çıplak güzelliğiyle etrafındakileri büyülediği an resmedilir. Botticelli’nin Venüs tasviri, biraz daha erotik olması sebebiyle diğer sanatçılardan farklıdır. Göğsünü ve cinsel organını tam olarak kapatmamıştır.
3. Mona Lisa, Leonardo Da Vinci, 1503-1506

İtalyanca: La Gioconda
Fransızca: La Joconde
Yıl: 1503-1507 / 1519
Boyutlar : 77 cm × 53 cm (30 in × 21 in)
Konum: Louvre Müzesi
Mona Lisa (La Gioconda veya La Joconde olarak da bilinir), İtalya'nın Floransa şehrindeki Rönesans sırasında Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine Sfumato tekniği ile resmedilmiş 16. yüzyıl yağlıboya portresidir.
Resim halen Paris'teki Louvre Müzesi'nde Francesco del Giocondo'nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığı altında sergilenmektedir. Tabloda oturmuş bir kadın resmedilmiştir, kadının yüzünün kime ait olduğu hala gizemini korumaktadır. Yüz ifadesindeki belirsizlik, kompozisyonundaki anıtsallık, atmosferdeki ilginçlikler, tablo hakkındaki çalışmaları devam ettirmektedir. Bu tablo, geniş ölçüde tanındı; karikatürleri yapıldı, araştırıldı ve Louvre Müzesi'nin en önemli eserlerinden olarak düşünüldü.
Leonardo da Vinci, bu tabloya 1503 veya 1504 tarihinde, İtalya'nın Floransa kentinde başladı.Da Vinci'nin çağdaşı, sanat tarihçisi Giorgio Vasari, "... Tablo üzerinde dört yıl oyalandı ve tabloyu bitirmedi..." demiştir.Bu, Leonardo için alışagelmiş bir davranıştı ve hiçbir çalışmayı tamamen bitiremediği düşüncesi üzerine pişman olmuştu. Sonra, Fransa'ya yolculuğun ardından 3 yıl süreyle tablo üzerine devam etmeyi tekrar düşündü ve bunu gerçekleştirdi.
Da Vinci Fransa'ya gitmişti ve tablo üzerine çalışmalar devam ediyordu, Kral I. François tarafından, yakınındaki kaleye davet edildi. Bu, Leonardo'nun mirasçılarından olacak asistanı Salai ile doğrudan ilgiliydi, sonra dönemin kralı, tabloyu 4.000 écus ile satın aldı ve Fontainebleau Sarayı'nda XIV. Louis himayesinde asıldı
4. Adem’in Yaratılışı, Michelangelo, 1511

Michelangelo’nun Vatikan’da yaptığı en önemli eserlerden biri “The Creation of Adam“ (Adem’in Yaratılışı) 'dır.
570 cm’ye 280 cm ebatlarındaki freskin yapımına 1511’de başlayıp 1512’de bitirdi. Fresk, St. Pietro Bazilikası‘nın tavanında bulunur.
Papa II. Julius’un bilhassa çağırdığı Michelangelo, St. Pietro Bazilikası duvar ve tavanlarını sanatıyla donattı. Bu iş 4 senede tamamlayan Michelangelo, İncil’de geçenleri kronolojik olarak resmetti. Bu eserlerinden ön mühimi, “Adem’in Yaratılışı“dır. 1512’de tamamlanan bu fresk, o meşhur hikayeyi Rönesans’ın usta ismi Michelangelo’nun dehasından gösteriyor.
Daha sonra tablo, Versay Sarayı'na taşınacaktı. Fransız İhtilali'nin ardından, tablo Louvre Sarayı'na taşındı. Napolyon Bonapart tarafından Tuileries sarayı'na taşınsa da, daha sonra tekrar Louvre Sarayı'na döndü. 1870 - 1871 aralığında gerçekleşen Fransa-Prusya Savaşı sırasında tablo, Fransızların askeri bölgesi "Brest Arsenal"e taşındı.
Tablodaki manzara ve model ile ilgili birçok spekülasyon çıktı. Örneğin, da Vinci'nin modeli güzel yanlarıyla resmettiği düşüncesi vardı, tablonun 21. Yüzyıl standartlarında olduğu da düşünülmüştür.Doğulu bazı sanat tarihçileri, örneğin Yukio Yashiro, tablodaki manzaranın Çin'li sanatçıların eserlerinden etkilendiğini öne sürmüştür ama kanıtlarının yetersizliğinden dolayı birçok itiraz çıkmıştır.[ Mona Lisa tablosu, 19. Yüzyıla değin gizemi hakkında düşünce oluşmamıştı, henüz kavranmakta olan Sembolizm akımı sayesinde, tabloda var olduğu düşünülen simgeler için birçok düşünce çıkmıştır. Eleştirmen Walter Pater, 1867 yılında tablo üzerine, kadınlıkla ilgili gizli semboller içerdiğini belirtmiştir
Mona Lisa'da Lisa del Giocondo resmedilmiştir;Gherardini ailesine mensup birisiydi ve tüccar Francesco del Giocondo'nun karısıydı. Giocondo'nun ikinci oğlu Andrea'nın doğumu anısına tablonun yapıldığı tahmin edilmektedir.Tabloda oturan kadının kimliği, 2005 yılında, Heidelberg Üniversitesi'nin kütüphanesinde bulunan Agostino Vespucci'ye ait bir not ile tespit edilmiştir.Fakat başka uzmanlar tarafından, tablodaki kadın için üç farklı şahsiyet de öne sürülmüştür.Da Vinci'nin annesi Caterina Buti del Vacca de öne sürüldüyse de, çoğu uzman tarafından düşük ihtimal olarak değerlendirilmiştir. Milano düşesi Isabella of Aragon, Cecilia Gallerani, düşes Costanza d'Avalos (La Gioconda olduğu söylenir)öne sürülen diğer şahsiyetlerdendir. Tablodaki kadının da Vinci tarafından adlandırıldığı da öne sürülmüştür.
Öne sürülen bu karakterler, Giorgio Vasari'nin yazdığı Leonardo da Vinci'nin biyografisindeki tariflerine göre tahmin edilmiştir. Vassari'nin yazdığı biyografide "Leonardo resmetmeyi üstlendi, tüccar Francesco del Giocondo için, onun karısı..."cümlesine dayanılmaktadır (İtalyanca: Prese Lionardo a fare per Francesco del Giocondo il ritratto di mona Lisa sua moglie). Da Vinci'nin ölümünün ardından, tablo asistanı Salai'ye geçti ve özel yazılarında tablodan la Gioconda olarak bahsetti.
Da Vinci, tablo için ilk başta piramit tasarımı kullandı, basitçe kadın bir piramitten oluşacaktı. Tablodaki kadının kıvrılmış elleri piramidin köşesi idi. Göğüsü, boynu ve yüzü ellerine göre çok daha parıltılıdır. Işık, aslında çizimin altında geometrik çizimin yattığı göstermektedir. Aslında da Vinci, tabloda oturmakta olan normal bir kadını resmetmiştir: fakat o zamanlarda oturmuş bir kadının resmi yaygın değildi. Açıkçası, oturan kadının gözlemci ile arasındaki mesafeyi göstermiştir. Kol dayama yerleri, gözlemci ile oturan kadını ayıran bir sınırdır.
Simgesellik ise çözülmesi zor, ilk bakışta doğal gelen bazı canlı ve nesnelerle verilmiştir bize. Örneğin tepedeki avizede yanan tek mum üzerine birkaç spekülasyon vardır. Belki tanrının ışığıdır, belki de öylesine yanan mum. İlk bakışta tabloda üç figür gözükmektedir: erkek, kadın ve köpek. Üzerlerindeki giysilerde kullanılan kumaş, kürk ve kemer bile varlıklı olduklarını farketmeye yetiyor. Her ne kadar kadının altın bileziği ve her ikisinin de taktığı yüzükler görünür olan tek mücevher olsa da, her iki kıyafet de muazzamca pahalı. Giysiler (özellikle de erkeğin) tacir statüsüne uyan bir unsur olabilir. Kadının elbisesinin yeşili umudunu, muhtemelen bir anne olma umudunu sembolize eder. Beyaz şapkası saflığı simgeleyebilir, bekaretine ve dolayısıyla temizliğine gönderme yapar. Ancak muhtemelen onun evli olduğu anlamına gelir. Arnolfini'nin üstünde ise siyah bir cüppe ve bir şapka var.
Bahçedeki kiraz ağacı
Pencerenin dışındaki kiraz ağacı, yaz mevsinin kanıtıdır. Lakin çiftin giysileri kışlık giysilerdir. Kiraz, aynı zamanda sevgiyi de sembolize edebilir. Çiftin ardında, yatağın perdeleri gözüküyor. Kırmızı perdeler evli çift arasındaki sevginin fiziksel hareketine atıfta bulunabilir. Diğer bir simge yerdeki köpektir. Sıradan bir köpek gibi gözükse de, bunun evliliğe duyulan (duyulması gereken) sadakati temsil ettiği bilinir. Köpek gibi sadık olmak mı diye de düşündürür. Aynı zamanda bir çocuk sahibi olma arzusu anlamına gelen şehvet amblemi olarak görülebilir. Çiftin aksine, köpek izleyicinin bakışlarını karşılamak için öne doğru bakmaktadır. Köpek aynı zamanda kocanın karısına hediye edilen sadece bir süs köpeği de olabilir. Odanın iç kısmında başka zenginlik göstergeleri de var. Mesela, avize o dönemin standartlarına göre geniş ve ayrıntılıdır. Bu yüzden çok pahalı olduğu muhtemel. Gelişigüzel olarak sola yerleştirilmiş gibi bir hiss uyandıran portakal o dönemlerde çok pahalıydı ve Brugge'a başka ülkelerden getiriyordu. Sevgi ve evliliği temsil eden portakal, burada hem de çiftin zenginliğin işaretidir.
Halı ve kırmızı terlik detayı
Pencere vitrayları ve yatağın yanında yer alan küçük oryantal halısı da lüksün diğer işaretleri. Yerde gelişigüzel duran terlikler de evliliğin kutsallığına bir gönderme niteliği taşır. Tabloda iki çift terlik olduğunu görüyoruz. Biri Arnolfini'nin önünde diğeri ise yatağın karşında duruyor. Her ikisin önü içe dönüktür. Zeminle aynı renkteki takunyaları çıkarması bir saygı ifadesidir.
Aziz Margaret'in heykelciği
Karyolanın ahşap başlığında bulunan küçük heykelcik ise Aziz Margaret. İnanışa göre Aziz Margaret hamileleri ve doğacak bebekleri koruyan bir azizdir. Bu detayla çiftin çocuk özlemi vurgulanıyor. aynanın solunda duvarda asılı duran tespihe benzeyen dua boncukları dindarlığın göstergesidir. Pencerenin kenarındaki meyveler ise hayal gücünün sınırlarını zorlar.
Aynadaki detayTek kandilli avize"Johannes de eyck fuit hic 1434" ("Jan van Eyck buradaydı 1434") yazmaktadır.
Tüm bunların ötesinde, resmin orta yerinde çok önemli ve bu resmi bir ilk özelliğini katan bir dış bükey ayna durur. Aynanın kenarındaki madalyonlarda İsa'nın çarmıha gerilmesi on resimle gösterilmiştir. Dikkatle bakıldığında Arnolfini'yi, karısını ve van Eyck'i görebiliriz bu aynadan. Ayna çift dışında iki figürü de yansıtmaktadır; kırmızı giysili duran ressam. Diğer mavili silüetin ise kim olduğu bilinmiyor. Belki de ressamın öğrencisidir. Aynanın üstünde, duvarda "Jan van Eyck buradaydı." (Johannes van Eyck fuit hic 1434) diye yazar. Olasılıkla bu resim aynı zamanda nikah şahitliği ve evlilik cüzdanı işini de görmesi düşünülen bir resimdir.
Ayrıca resimdeki gelinin hamile olması, dönemin yeni oluşmaya başlayan ve eski aristokrat değerlerinden son derece farklı "burjuva ahlâkı"nın anlaşılması açısından önemlidir. "Kır soylu" aristokrat kesime göre normal olan evlilikten sonra hamilelik iken, yeni gelişen "şehirli" (burjuva) ahlâkı bu normu yıkmıştır. Evlilik öncesi ilişki ve hamilelilik artık doğal karşılanabilmektedir. Ancak kimi tarihçiler aynı döneme ait birçok tabloda azizelerin de saygınlık göstergesi olarak kilolu resmedildiğini, bu resmin hamile bir kadına ait olmayabileceğini savunurlar. Günümüzde kabul gören düşünce, gelinin hamile olduğu değil sadece dönemin anlayışına göre daha şık görünmesi için o şekilde tasvir edildiğidir. Ayrıca aristokrasi ile burjuvazi arasında evlilik ve hamilelik konuları arasında yukarıda bahsedilen bir düşünce farklılığı bulunmamaktadır.